Salı, Mart 27, 2007

Kakuleli ve Biberiyeli Ekmek


Malzeme:

* 500 gr tam buğday unu
* 2 küçük ölçü toz maya
* 1,5 küçük ölçü deniz tuzu
* 2 büyük ölçü zeytinyağı
* 3 büyük ölçü soya sütü
* 2 küçük ölçü organik dut veya üzüm pekmezi
* 350 ml su
* 1 küçük ölçü toz kakule
* 3 – 4 kakulenin taneleri
* 1 küçük ölçü biberiye


Hazırlanışı:

* 500 gr tam buğday unu elekten geçirilerek hamur kabına konur.
* Unun ortasına bir çukur açıp sırayla kuru maya, deniz tuzu, toz kakule, kakule taneleri, biberiye, pekmez, soya sütü, zeytinyağı ve su katılır.
* Un ekmek hamuru kıvamına gelinceye kadar yoğurulur.
* Hamurun üstü örtülür ve 2 saat kadar sıcak bir yerde beklemeye bırakılır.
* Hamur ekmek kalıbına alınır ve 175 – 180 dereceye ayarlanmış fırında 70 dakika pişirilir.

Neden Bu Tarif?

Ekmek konusunda alternatif çok, yaratıcılık sınır tanımıyor. Ama kakuleli ekmeği deneyen var mıdır, bilemiyorum. Kakulenin tadı ve kokusu benim için vazgeçilmez bir şey. Geçen gün kakule taneleri yiyip üstüne de ekmek yiyince aldığım tadı ekmekte direkt denemeye karar verdim. Çok da başarılı oldu.

Benim Tavsiyem:



Genel olarak ekmek yapımı için bir tavsiyem olacak. Şayet makinede değil de elde ekmek yapıyorsanız, ekmek kalıbınızın içini yağlı kâğıtla kaplayıp öyle koyun ekmek hamurunu kalıba. Piştikten sonra ekmeği çıkartmak konusunda en ufak bir sorun yaşamayacak ayrıca ekmek kalıbının temizlenmesi konusunda da daha rahat edeceksiniz.



Afiyet Olsun!

Pazartesi, Mart 05, 2007

Tarkan'ın 'Kuru Domatesli Ezme' Tarifi

Malzeme:

* 1 fincan ceviz içi
* 1 fincan çam fıstığı
* 1 fincan kuru domates
* 2 yemek kaşığı kadar zeytinyağı
* 1/4 fincan kadar limon suyu
* 2-3 kaşık dolusu ince kıyılmış maydanoz
* 1 kaşık kadar kekik ya da fesleğen
* kuru veya taze deniz tuzu
* kırmızı pul biber

Hazırlanışı:
* Cevizler geceden suda bekletilir
* Domatesler 1 saat kadar suda bırakılır.
* Domates, çam fıstığı ve cevizler mutfak robotunda iyice çekilir, pürüzsüz bir karışım elde edilince kalan malzeme de eklenip robotta karıştırmaya devam edilir. Eğer çok koyu bir kıvam olursa domatesin bekletildiği sudan ilave edip arzu edilen ezme kıvamı tutturulabilir.
* Ezmeniz yemeye hazır bile!

Neden Bu Tarif?

Hem protein (çam fıstığı) hem e vitamini ve omega 3 içeren çok lezzetli, hazırlaması çok kolay bir ezme ya da meze.

Benim Tavsiyem

İstenirse tam ekmeğe sürülüp, istenirse de bol yeşillikle hazırlanmış salataya karıştırılıp yenebilir.

AFİYET OLSUN!

Cuma, Şubat 09, 2007

Yulaf Ekmeği

Malzeme:

* 400 gr yulaf unu
* 100 gr tam buğday ya da tam çavdar unu
* 1.5 küçük ölçek kuru maya
* 2 büyük ölçek zeytinyağı
* 1 küçük ölçek deniz tuzu
* 1 küçük ölçek organik pekmez
* 360 - 370 ml su

Hazırlanışı:

* Yulaf unu ve diğer un (isteğe göre tam buğday ya da tam çavdar unu) elekten geçirilerek hamurun karılacağı kaba konur.

* Unun ortasına bir çukur açılıp kuru maya, deniz tuzu, organik pekmez, seytinyağı ve su katılır. Elle iyice yoğrulur ve üzerine kalınca bir bez kapatılarak hamur teknesinde sıcak bir yerde en az 2.5 saat bekletilir.

* Hamur ekmek kabına konur ve 180 derecede 60 - 70 dakika kadar pişirilir.

Neden Bu Tarif?

Yulaf ekmeği inanılmaz faydalı ve sağlıklı bir ekmek. Özellikle kolesterol ve kabızlık sorunu olanlara tavsiye edilen bir ekmek. Diyet yapanların da tam buğday, tam çavdar ekmeği yemesi gerekir. Vegan beslenen bir kişi için yulaf ekmeği sağlıklı beslenmesine yapacağı bir katkı ve yemek zevkine ekleyeceği bir damak tadı olacaktır.

Benim Tavsiyem:

Bu ekmeği 180 derecelik fırında pişirin ve bir saatlik pişirme süresini fazla aşmayın. Her yemekte, kahvaltıda hatta tek başına da zevkle yenecek bir ekmek. Sıcakken de soğukken de pek güzel tadı.

Bu arada bir hatırlatma: Benim ekmek tariflerim elde yapmak için. Makine kullananlar makinelerindeki ölçeği kullanabilirler. Küçük ölçek bir çay kaşığı, büyük ölçek de bir yemek kaşığı olarak hesaplanmalıdır. Makine kullananlar mutlaka makinedeki zamanlamalara ve tariflere uymalıdır belki ama bence bu ekmeği öyle 3 saat gibi uzun süre pişirmeyin.

Ayrıca makinede ekmek yapanlara bir soru: Neden elde denemiyorsunuz? O kadar zevkli ki! Hamurla uğraşmak terapi gibi bir şeydir. Ben de başlarda yapabilir miyim diyordum, sonra usta oldum.

Haydi üşenmeyin, deneyin...

Afiyet Olsun!

Cuma, Ocak 26, 2007

Hüzün Nedeniyle Kapalıyız!


Yakın Dostum, Can Arkadaşımı kaybettim...

Yolu Işık Olsun!

Hüzün ve Yas nedeniyle kısa bir müddet bloga yazı ekleyemeyeceğim.

Sevgiyle Kalın...

Cuma, Ocak 05, 2007

Barcelona'da Vegan Olmak

İspanya bir vegan için asla bir cennet değil. Yeme alışkanlıkları hayvansal gıdalara odaklı olduğu için zor bir ülke. Eğer deniz ürünlerine düşkün biriysen tabiî ki cennet ama ben artık bunların kokusuna bile dayanamıyorum. Her yemekleri etli ya da deniz ürünlüdür. Ama hep derim, her ülke mutfağında en az 10 çeşit vegan tarif bulunur. Bunları da zaman içinde bloga yazacağım.

Ben bu gidişimde beş gün kaldım Barcelona'da. Bu sefer şehri diğer gidişlerimdeki gibi değil, vegan gözüyle gezdim.

Öncelikle gitmeden evvel www.sincarne.net sayfasından Barcelona'daki vegan ve vejetaryen lokantaların ve dükkanların listesini çıkartmıştım.

İlk gün hoş bir şey oldu. Outgoing yaptığım için, Türk grubumla Barcelona'ya varınca yarım gün şehir turuna tabiî ki yerel rehber geldi. Paloma isimli bisikletle dolaşan rehberimiz benim gibi vegan olmasa da vejetaryen ve sıkı bir hayvan dostuydu. Kendisine hemen organik ürünler bulabileceğim bir dükkan aradığımı söyledim ve gotik bölgede, Jaume I metro istasyonunun hemen karşındaki veritas dükkanını gösterdi bana.

Bu dükkan Veritas Laietana Shop diye geçiyor www.sincarne.net sayfasındaki Barcelona Health Food Shops bölümünde. Veritas ve tüm dükkanları hakkında aslında www.ecoveritas.es sayfasına da bakabilirsiniz.

www.sincarne.net sayfasının güzel bir tarafı da tüm restoranlar olsun dükkanlar olsun her yerin bir de harita üzerinde görünebiliyor olması. Bu sayfada Helath Food Shops List'e girerseniz bayağı bir dükkan adıyla karşılaşacaksınız. Ama ben çalıştığım, fazla vaktim olmadığı ve Paloma'nın bana gösterdiği Veritas dükkanı bana hem yakın hem de yeterli olduğu için diğerlerini aramaya ve araştırmaya kalkışmadım. Ayrıca yılbaşı nedeniyle zaten bazı günler her yer kapalıydı.

Bir de BioCenter diye bir dükkan var ki, o veganlara oldukça hitap edecek düzeyde, restoranı da vegan zaten. BioCenter da merkezi olduğu için ilginç olabilir.

Ben şeker kamışı şekeri aldım. Özlemişim. Hindistan'da ve Küba'da doya doya zevkini çıkarttığım bir şeydi işlenmemiş şakar kamışı şekeri. Bir de ekolojik şarap ile soya kreması aldım. Artık bazı tariflerde kullanırım ve yazarım bloga.

Soya yoğurdu vardı ama almadım. Çok çeşitli tofular var. Tempeh ve Seitan arayanlar için cennet buralar, ama Stevia'yı bilmiyor İspanyollar enteresandır. Deniz yosunu makarnasından envai çeşit soya sütüne kadar ne ararsanız var, ama hindistan cevizi yağı yok mesela. Himalaya tuzu da vardı ama almadım. Ama İspanya'ya has bazı baharatlarla, baharatlı deniz tuzu aldım sofrada kullanmak üzere.

Benim için en güzeli kaldığım Rafael Diagonal otelin ( www.rafaelhoteles.com) kahvaltı seçenekleri oldu. Kahvaltım genelde ananas, kiwi, domates, zeytinyağı, esmer ekmek, meyve suyu, kuru üzümlü yulaf ezmesi (kendi soya sütümle) oldu. Kahvaltıda zeytin adetleri olmadığı gibi, bu sene biraz zeytin sorunu yaşıyorlar gördüğüm kadarıyla. Geçen kış İspanya'daki soğuk zeytin ağaçlarına o kadar zarar vermiş ki, önümüzdeki 5 ila 20 yıl için ürün veremeyecek büyük çoğunluğu ağaçların.

İşte bu durumu Türkiye çok iyi değerlendirmek zorunda. Umarım aklını kullanır birileri. Gerçi zeytinyağcılar girişimde bulunuyorlar da, benim demek istediğim başka şey!!! Zaten utanılacak durumdayız. Zeytin ağacı gerçek bir Anadolu ağacıdır ve İspanya'ya, İtalya'ya, Yunanistan'a vs varışı yüzyıllar sonradır. Zeytinyağının en güzeli bence bizde. Gerçi zeytinyağı damak zevkidir. Kimi onu sever kimi bunu. Ama anavatanı Anadolu topraklarıdır zeytinin de zeytinyağının da.

Birkaç yerde de yemek yedim ama bir vegana tavsiye edeceğim tek lokanta BioCenter Buffet. Adresi: C/ Pintor Fortuny, 25, Ciutat Vella, 08001, Barcelona. Yani çok merkezi, La Rambla caddesinden sapıyorsunuz.

Bu lokantayı yemek yemek için bir yer ararken bir rehber arkadaşımla buldum. Hemen elimdeki listeye bakınca adını gördüm ve içeri girdik. Hoş bir lokanta. Bir masaya oturduk, hemen bir garson kız geldi yanımıza. Ben tabiî doğal olarak vegan olduğumu söyledim ve aldığım cevap şu oldu: "Çok basit, merak etmeyin, bizim için sorun değil, çünkü burası bir vegan restoran ve bizler de hepimiz veganız!"

Bana öyle bir menü saydı ki, kararsız kaldım. Kararı size bırakıyorum ne olursa yerim dedim. Harika bir yemek geldi. Çin pirinç şehriyesi (bizde de satılıyor, beyaz ve incecik, makarna gibi olan) ile hazırlanmış bir yemek, üzerinde tofu, brokkoli, mantar ve bir sos vardı. Harikaydı!

Barcelona'ya yolunuz düşerse mutlaka bu restorana gidin derim.

Tabiî eğer Barcelona'ya gidecekseniz ve benim gibi çalışmak için değil de gezmeye gidecekseniz, diğer dükkan ve restoranları da deneyin derim.

Ben tabiî pek çok restorana daha gittim ve orada da vejetaryen yemekler buldum.

Bu arada Barcelona'ya giden birisinin gene La Rambla üzerindeki Mercat de la Bouqueria'yı da mutlaka görmeli. Buradaki sebze ve meyve standlarını, kuru yemiş standlarını görün. İnanılmaz güzel. Hatta eğer yemek yapma şansınız varsa buradan alış veriş yapabilirsiniz. Yok, yemek yapma şansım yok diyorsanız da üzülmeyin, en azından meyveleri deneyebilirsiniz. Genelde tüm meyveciler meyveleri kesip taze taze tek tek ya da karıştırarak minik paketler yapıyor ve içine bir de palstik çatal koyup satıyorlar. Yani elinize alıp yolda meyvenizi yiyebilirsiniz. Genelde şeker katkısız bir porsiyonluk meyve karışımları her süpermarkette de bulunuyor ama ben size gene bu pazardan almanızı öneririm, tazeliği ve doğallığı açısından. Kuru yemiş de inanılmaz derecede ve bol. Tavsiye ederim. Özellikle alışılmışın dışında tatları sevenler, denemediklerini denemek isteyenler için ideal. Ucuz da.

Raw&Live Food diyenler için bu sebze meyve pazarı cennet olabilir, biliyorsunuz ben de her şeyin mümkün olduğunca doğalından yanayım. O sebeple fazla pişmiş vs şeylerle kendini kandırmak bana biraz garip de geliyor zaman zaman.

Aslında gezer ve araştırırsanız hoş şeyler yaşar ve bulursunuz mutlaka.

Ama Barcelona bir vegan için çok kolay bir yer olmasa da üstesinden gelinmeyecek bir durum yok gördüğünüz gibi.

Yolunuz düşerse gezin eğlenin yiyin için!

Salı, Aralık 26, 2006

Önemli Genel Bilgiler

Vegan Nedir?

Vegan (VEE-gun olarak telaffuz edilir) hayvan ürünlerini, hayvan yan ürünlerini veya hayvanlar üzerinde test edilmiş ürünleri kullanmayan kişidir. Vegan terimi, 1944'te Londra'da İngiltere'de hala işlek halde olan, Vegan Society'yi oluşturan yedi vejetaryen tarafından türetildi. Vegan kelimesini oluşturmak için "vegetarian" kelimesinin ilk üç ve son iki harflerini kullanmışlardır.

Neden Vegan?

Vegan olmak için bir çok değişik neden olmakla birlikte üç tane yaygın olan nedeni daha vardır. Birincisi hayvanlar ilgili olanı: Çoğu insan vejetaryen olur çünkü hayvan öldürmek istemez. Bununla birlikte, bugünün toplumunda, hayvanların yiyecek olmak için yetiştirilmesi insanlık dışı olduğu için, çoğu insan vegan olmuştur ve hayvan ürünlerinden tamamen uzaklaşmıştır. İkinci neden sağlıkla ilgili olanı: Şimdi biliyoruz ki et yemenin ve süt ürünlerinin tüketiminin insanların sağlığı üzerinde felaket getiren etkileri vardır. Son olarak, çevresel kaygılarımız var: Endişeli Bilimciler Birliği tarafından yapılan son bir çalışma, kirliliğin otomotiv sanayinden sonra ikinci büyük nedeninin et endüstrisi olduğu sonucuna vardı.

Hayvanlar

Bazı insanlar bugünün mezbahalarında neyin ortaya çıktığının farkındayken, çok azı süt ve yumurta endüstrilerinin acımasız ve sömürgen doğasından haberdardır: Yumurta üretimi için kullanılan seri tavuklar belki de bütün çiftlik hayvanları arasında en kötü muamele görenidir. Bütün yaşamları küçücük ve aynı zamanda da kanatlarını rahatça açamadıkları kafeslerde tükettirilmektedir. Üçten dört kat yükseğe yığılmış kafeslerin, tel ağ zeminleri vardır. Pençelerini aşındırmak için katı zemin gereken, tavukların ayakları çoğu kez kalıcı bir şekilde yerlere bağlı hale gelmiştir. Tavukların son ayak parmaklarının ampütasyonları bu problemi çözmektedir. Yumurta üreticileri, tavukların altçenelerinin büyük bir porsiyonunu kırarak veya kızartarak kümeslere verilen ışığı azaltma işinin strese neden olan şiddet yüzünden ıstırap çeken kuşlar tarafından verilen zararı azaltacağını öğrenmişlerdir. Bu uygulamalar anestezisiz yapılmıştır ve tavukların zamansız bir şekilde ölmeleriyle sonuçlanmıştır. Hatta bu metotları atlatanlar sadece bir-bir buçuk yıl daha yaşayabilmektedirler. Yumurta-çiftçileri hastalık salgınını azaltmak için kuşların yiyeceğine düzenli olarak antibiyotik katmaktadırlar. Yine de, salmonellosis ve leukosis sürülerde aşırı şekilde yaygındır. Süthane inekleri de ayrıca üretim masraflarını düşürmek için hayvanlara kurban edilmektedirler. Eczacılık endüstrisine teşekkürler, süthane çiftçileri şimdi sağlık problemlerinin bir çeşidine bağlı genetik olarak planlanıp düzenlenmiş rBGH'yi içeren büyüme hormonları ve ilaçlarından geniş bir yararlanma seçeneği var. Süthane ineklerinin sürekli bir şekilde artan sayısının tamamı ve kısaltılmış yaşamları hapsedilerek korunmaktadır. Beton bölmelerde yaşamak zorunda olmayanlar hala hemen hemen sabit gebeliğe (sürekli emzirme gerekliliği) dayanmak ve yapay döllenmeden gebe kalınmış buzağılardan acil ayrılmak zorundadırlar. Buzağılar, özellikle erkekse, genellikle dana eti endüstrisine satılırlar ve kesimden önce on altı haftalık zor ve acı dolu bir şekilde bağlı kalmaktan ıstırap çekmektedirler. Süt endüstrisinde altıdan yedi yıla kadar çoğu inek düşük derecede sığır eti için satılmakta ve harcanmaktadır.

Sağlık

Hayvan ziraat endüstrisinin dehşeti göz önünde tutulursa, hayvan kullanımından çok fazla sağlığa yarar sağlayan bir yiyecek olduğunu bilmek bizi rahatlatıyor. Artan sayıdaki çalışmalar gösteriyor ki, insanın beslenme ile ilgili ihtiyaçları vegan yiyecekleriyle tam bir uyuşma içindedir. Cornell Üniversitesinde beslenme ile ilgili bir biyo-kimyacı olan Dr. T. Colin Campbell, şimdiye kadar en derin beslenme ile ilgili olan kendi türünün epidemiolojik çalışmalarının en büyüğünü gözleyip incelemiştir. Yedi senenin üzerinde bir dönem 6,500 Çinli gönüllünün yemek alışkanlıklarının üzerinde yapılan dar bir gözlem onu şöyle neticelendirmeye götürdü, "Bizler esasen vejetaryen bir türüz ve geniş bir çeşitlilikteki bitki yiyeceklerini yiyor ve hayvan yiyeceklerini kullanmayı olabildiğince azaltıyor olmalıyız. " Daha sonra şöyle belirtti, "Gelecek on yılda, duyduğunuzda zıplayacağınız şeylerden biri de hayvan proteininin düşünüldüğü kadar en zehirli besinlerden biri olduğudur. Gerçekten de, bu çalışmada hayvan ürünlerinin tüketimi ile kalp hastalığı, göğüs ve ciğer kanserleri gibi yaşamı tehdit edici hastalıklar arasında doğrudan bir bağlantı bulunmuştur. İnsan tüketiciler için sağlık riski sadece hayvan ürünlerinde yoktur, bunlar bitkisel kaynaklardan kolaylıkla elde edilebilecek besleyici olan hiçbir şey bize sunmamıştır. Protein, demir, kalsiyum ve bütün vitamin gereksinimleri kolayca sadece yiyeceklerden ve bazı vitamin haplarından elde edilebilecektir. B-12 Vitamini istisna olarak hububat, fasulye, sebze, kabuklu yemiş ve meyvelerden elde edilebilir. Çoğu insan vegan diyetini standart diyetlere benzettiği zaman "Yeterince alacak mıyım?" sorusunu sorarken, "Çok daha fazla alıyor muydum?" sorusunu sormak daha çok önemlidir. Asıl büyük kaygı, kansere ve kalp hastalıklarının bağlı olduğu yağ ve kolesteroldür. Hem et hem de sütün doymuş yağ ve kolesterol oranı yüksektir. Vegan diyetinde, diğer taraftan, doymuş yağ oranı düşüktür, fakat polyun doymuş yağ oranı fazladır. Bundan başka, bitkiler neredeyse hiç kolesterol içermemektedir. Ayrıca, vegan yiyeceğinin yağ oranı doyurucu bir şekilde her şeyi yiyen birinden düşük iken, eşit olarak faydalı olan şey düşük protein alımıdır. Artan hayvan proteini osteoporoz, böbrek hastalığı, ve hatta kansere neden olmaktadır. Amerikalılar, yiyeceklerindeki proteini üç- dört kere almaktadırlar.

Çevre

27 Nisan, 1999'da, San Francisco Chronicle'ın ön sayfasındaki bir makalede, Endişeli Bilimciler Birliği et endüstrisinin çevresel etkilerini tartıştı. Çevre için en zararlı etkinliklerin ve ürünlerin listelendiği bir çalışmada et endüstrisi sadece otomobilden sonra ikinci sıradadır.
"Sığır etinin endüstriyel üretimi, kümes hayvanları ve domuz eti su yollarını ve havayı kirletmekte, toprağı zehirlemekte ve değerli kaynakları tüketmektedir, diyor Massachusetts çevreci grubunun başkan yardımcısı olan Warren Leon. Araba ve kamyonların imalatı ve kullanımı listenin en üstündedir. Bu bizim beklediğimiz şeydi, dedi Leon. Fakat Leon araştırmacıların et üretiminin çevresel yıkım açısından araçlara göre iki sırada gösterilmesinden şaşırdıklarını söylediler. Bizler et üretiminin bazı türde etkileri olduğunu biliyorduk fakat o kadar da kayda değer bulmamıştık. Su kirliliği açısından, diyor Leon, sığır etinin makarna yapımında harcanandan 17 kat daha zarar vericidir. Bu sığır yeminin çoğaltılması için gereken elektrik enerjisinin miktarı , yakıt, gübre ve böcek ilaçları kadar gübreden kaynaklanan su kirliliğinden de kaynaklıdır. Doğanın su yollarının gübre kullanımından kaynaklanan kirliliği aşırı derecede önemli ve ciddidir. diyor. Ülkede her bir aile için yirmi tonluk çiftlik hayvanı gübresi üretiliyor. İnsan artıklarının yok edilmesini idare eden katı kurallarımız var, fakat bu düzenlemeler gevşek ve zayıftır, bu hayvan artıkları için geçerli değildir. Sığır eti üretimi vahşi yaşam ortamına makarna üretiminden 20 kat daha fazla zarar vermektedir, diyor Leon, çünkü çok fazla toprak kullanılıyor."
Bu makale çoktan beridir bildiğimiz şeyleri doğruluyor. Amerika'da ve diğer ülkelerde, hayvan ziraatının etkisi çevreye çok büyük zararlar vermiştir. Hayvanları yiyecek için çoğaltma ziyankar ve verimsiz bir yöntemdir. Amerika'daki otlaklar ve mezbahalar nehirlerin ve derelerin tek büyük kirleticileridirler. Bundan başka, hayvan yemi olarak kullanılan mahsuller insan tüketimi için üretildiklerinde cömert bir şekilde kimyasal böcek ilaçları ve herbisitlerin kullanımıyla sonuçlanan aynı standartları karşılamayı gerektirmeyecektir. Bu kimyasallar tüketiciye sütten, yumurtadan ve etten geçmektedir. Bir devlet dairesi olan Hayvan Zarar İdaresi, şiddetli bir şekilde kurtlar gibi doğal türlerin yeniden ortaya çıkmasını engelleyen sığır ve koyun çiftçilerinin bütün emirleriyle kır kurdundan kargaya kadar her yıl milyonlarca yerli hayvan öldürülüyor. Suyun aşırı kullanımından toprak erozyonu ve ormansızlaşmaya, yediğimiz şeylerin yeniden incelenmesi gereklidir.

Pratiğe Dökmek

Vegan olmak kolaydır. Sosisli sandviç ve dondurma gibi çoğu Amerikan geleneksel yemeğinin, şimdi vegan karşılıkları vardır. Çin ve Etiyopya gibi diğer kültürlerin mutfaklarına bakmak isteyebilirsiniz. Bir şehirde yaşıyorsanız, belki de vegan yiyeceklerini hangisi sağlıyorsa onu seçebilirsiniz. Deri olmayan ayakkabılar, kemerler ve diğer aksesuarları bulmak kolaydır. Çoğu mağazalar branda, kauçuk veya vinil ayakkabı ve kemer satmaktadır. Sağlıklı yiyecek dükkanları diş macunu, şampuan ve sabun gibi geniş çeşitlilikteki vegan ürününü satmaktadır, sonuçlanan çoğu büyük şirketler bu talebi anlamıştır. Vegan Hareketi tarafından öne sürülen Vegan logosu ayrıca vegan ürünlerinin tanınmasını kolaylaştırmaktadır. Her günkü yaşantınız Dünyadaki canlıların hepsini etkilemektedir. "Sade bir şekilde yaşa ki diğerleri de öyle yaşasın." Mantığıyla hareket edin. Evvela bu değişiklikleri yaparken zorlanılabilir. Eğer yaşam tarzınızın içinde tutarlılık oluşturmaya inanıyorsanız, eminiz ki veganizmi seçeceksinizdir!

Vegan Olmak Sağlıklı Mıdır?

Vegan yiyeceği yemek tamamen sağlıklı değildir. Daha sağlıklıdır! Veganlar daha az yağ yemektedirler ve kolesterol oranları daha azdır. Ve en önemlisi, bitki temelli yiyecek Dünya Sağlık Organizasyonu tarafından tavsiye edilen oranlarla çakışan yeterince proteini sağlamaktadır. Bütün beslenme ile ilgili ihtiyaçlar karşılanır ve çoğu problem et yemekle ilişki içindedir ve sütten sakınılmalıdır. Aslında, et ve süt tüketimi kalp hastalıklarına ve bazı türde kanserlere neden olmaktadır. Ayrıca, fazla protein ve kalsiyum tüketimi kalp problemlerine neden olabilmektedir.

B-12'den Ne Haber?

B-12, veganların dikkatli olması gereken bir besindir. Hayvan ürünleri bol miktarda B-12 içerirken, bitkisel yiyecekler neredeyse hiç içermemektedir. Ve sadece az miktarlarda ihtiyaç duyulmakta , ve vücut B-12'yi 3-4 yılda karşılayabilmekle beraber uzun dönem yetersizlikler halinde önemli sonuçlar doğurabilir. Bitki yiyeceği yeterli bir kaynakta B-12'yi nasıl karşılar sorusuna göre bir tartışma vardır. Tempeh gibi, bir zamanlar yeterli olarak düşünülmüş çoğu ürün artık daha fazla üzerinde daha fazla düşünülmemektedir. İyi ki, kolay alternatifler var. Birisi vitamin ekleri alma. Bu B-12 için açık bir şekilde vitaminler kadar iyi multi-vitaminleri içerir. Ayrıca B-12 eklenmiş birkaç yiyecek daha vardır. Bunlar yaygındır ve bazı markalarda soya sütleri soya margarinleri, hububatlar, maya özleri ve soya proteinlerinde bulunur. Son olarak, beslenme ile ilgili maya B-12'nin bir kaynağı olarak düşünülmüştür.

Yeterli Proteini Alabiliyor Muyum?

Vegan yiyeceği Dünya Sağlık Organizasyonunun önerileriyle çakışan yeterli miktardaki proteini karşılamaktadır. Bir zamanlar her yiyecekteki proteini birleştirmek zorunda olduğumuz düşünüldü, fakat bunun doğru olup olmadığı üzerinde hiç düşünülmedi. Şimdi, eğer hububat, baklagiller, kabuklu yemiş ve tohumu içeren bir çeşit bitkisel yiyecek yerseniz, protein ihtiyaçlarınız karşılanacaktır. Ve soya proteini hayvan proteinin karşıtı olarak düşünülmüştür. Ayrıca, fazla protein sağlık problemlerine de neden olabilir. Kalp hastalıklarının, kadınlarda göğüs kanserinin ve böbrek hastalıklarının böbrek kemikleri kadar ilgisi vardır. Fazla proteinin ve böbrekten kalsiyum çıkarmanın etkileri olabilir, ve osteoporozda bir faktör olabilir.

Yeterli Kalsiyumu Alabiliyor Muyum?

Süt endüstrisinin, aslında sütün iyilikten çok zarar verdiğinde kalsiyum ve güçlü kemikler için sütün gerekliliğini iddia etmesi komiktir. Aşırı hayvan proteininde aslında böbreklerden salgılanan kalsiyumun etkileri vardır. Çalışmalar süt endüstrisinin ostreopoz üzerinde küçük bir etkisi olduğunu göstermektedir. Aslında, fazla süt tüketmeyen ülkelerin Amerika gibi büyük süt tüketicisi ülkelerden daha düşük oranda ostropozları vardır. Kalsiyumun vegan kaynakları brokoli, collard, hardal , şalgam, kara lahana ve ıspanak gibi koyu yeşil sebzeleri içermektedir. Fırında fasulye, ve kabuklu yemiş gibi baklagiller de aynı zamanda mükemmel kaynaklardırlar. Soya sütü ve tofu içeren çoğu yiyeceğe, kalsiyumla moral verilmiştir. Ek olarak, hayvan olmayan kalsiyum ekleri bir çok sağlıklı yiyecek dükkanlarından elde edilebilmektedir.

Bazı Yaygın Hayvan Malzemeleri Nelerdir?

Etiketler çoğu kez tamamen bilinmedik malzemelerle yapılmıştır, haliyle de ürünün vegan olup olmadığını bilmiyoruz. Veganlıkta çok kararlı olanlar için, bizim hayvan malzemelerinin kapsamlı bir listesini inceleyebilirsiniz. Bununla birlikte, çok yaygın ve vegan olmayan bazı malzemeler vardır. Bunlar kesilmiş sütün suyu, süt şekeri, jelatin (bitkiden sağlanan jelatinle birlikte), domuz yağı, pencere kanadı, bal, bal mumu, ve rafine edilmiş şekerdir. Hayvanları kullanan giysiler deri, süet, yün ve ipeği içerir.

Şekerin Vegan Olmadığını Duydum. Bu Doğru Mudur?

Bizler son zamanlarda dünyanın en büyük imalatçılarından biri olan C & H Şeker Şirketiyle ilişkiye geçtik. Bu onların Şubat 25,1999'a tarih atılmış cevabıydı.
Bizim karbonize edilmiş kemik kömürünün kullanımımıza ilişkin C & H Şekerle ilişkiye geçmeye zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Dürüstçe onaylanan şekerin kendisinde hiçbir hayvan ürünü yoktur. Kemik kömürü sadece sığır kemiklerinden yapılıyor, diğer hayvanlardan değil. Kemik kömürünün işlevi ham şekerden pisliği atmaktır.
Kemikler et ambalaj endüstrisinin yan ürünü olarak kullanılmamaktadır, fakat Hindistan, Pakistan ve Nijerya gibi ülkelerde doğal olarak ölen sığırlardan alınmaktadır. Kemik maddesi olarak başlıca kullanılan şey, jelatin üretimi içindir, ve mangal kömürü yapımı bu endüstrinin yan ürünüdür.. İskoçya'da, bunlar mangal kömürü yaratmak için, 1200º santigratta kapalı atmosferlerde yakılmaktadırlar. Bu kemik kömürü şeker eritildiğinde dumanlılıkla sonuçlanabilecek, renk, kirlilik ve doğal olarak meydana gelen belirli mineralleri atmak için kullanılmaktadır. Kemik kömürleştirmesi şekerin içinde değildir, fakat kahve filtresine benzer bir filtre olarak kullanılmaktadır. Onun kullanımı şeker arıtmada çok yaygın bir uygulamadır ve hala çok kolay elde edilebilir. Bitki kömürü külü atmamaktadır, şeker kullanımı bir alternatif olarak bu türden düşük karbon kalitesinde bir şeydir.. C&H Şeker alternatifler aramaktadır. Eğer bir tüketici bu kemik kömürü kullanımını uygunsuz bulursa, tek alternatif spesiyalite şeker olabilir. C&H Haw aiian Washed Raw , kirecin (kalsiyum karbonat) aydınlatılmış temsilcinin yerine karbonize kemik kömürü olarak kullanıldığı Hawai adalarında işlem gördü. Sonra bizim onların kurutulduğu ve paketlendiği anakara rafinerilerimize nakledildi. C&H Sugar'ı satan marketlerden elde edilebilir.
C&H Sugar'ın beslenme ile ilgili değerlerine ilişkin olarak...bizim saf şeker kamışımız %100 sakrozdur; saf karbonhidrattır...yağ yok,kolesterol yok. Bizler tozşekerlerimize her hangi bir katkı maddesi katmıyoruz veya herhangi bir şeker ürünümüze ve şekeri beyazlatmıyoruz. Sizin genel bilginiz için, bütün diğer karbonhidratlar gibi, şeker gram başına 4 kalori içermektedir ve bir çay kaşığı 15 kalori içerir. Bizler özellikle kahverengi şekerimizle gurur duyuyoruz, tatlandırıcıya ve renklendiriciye ihtiyacımız olmayarak; pekmez tatlandırıcısı kamıştan doğal olarak kristalizasyon yoluyla elde edilebilir.
Görebildiğiniz gibi, bu özel şirket işlemlerinde hayvan ürünlerini kullanmaktadır, ve vegan olabileceği akıldan bile geçmez.
İşlemden geçirilmiş şekeri kullanmanın birkaç yolu var. Bunlar ham, turbinado, şeker, şeker pancarı, succanat, hurma şekeri, fructose, arpa maltı, pirinç şurubu, mısır şurubu, pekmez, ve isfendan şurubunu kapsamaktadır. Ayrıca, her hangi bir işlenmemiş şeker kamışı vegan olabilir.

Yumurtanın Yerine Geçecek Besinler Nelerdir?

Yumurtaya birkaç alternatif vardır, ve bunlar ne için ihtiyaç duyulduğuna bağlıdırlar. Denemek isteyebilirsiniz. Bazıları:
Ener-G Yumurta Yerini Alacaklar -2 KAŞIK mısır nişastası = 1 yumurta2 KAŞIK kamış kökü unu = 1 yumurta2 KAŞIK patates nişastası = 1 yumurta1 kümelenmiş KAŞIK soya tozu + 2 KAŞIK su = 1 yumurta1 KAŞIK soya süt tozu + 1 KAŞIK mısır nişastası + 2 KAŞIK su = 1 yumurta.1 KAŞIK keten tohumu + 1 bardak su = 1 yumurta. Tohumları ve suyu istenilen koyuluğa kadar 1-2 dakika karıştırın. 1 muz = 1 keklerdeki yumurta.

Retrieved from "http://tr.wikipedia.org/wiki/Vegan"

Vegan Beslenme Piramidi

Pazartesi, Aralık 25, 2006

Oksijen Takviyesi Kaz Dağları

Geçen gün Kaz Dağları'na gideceğimden bahsetmiştim. Gittim. Hem ziyaret hem ticaret demiştim, evet öyle de oldu. Bir veganın yolculuklarında karşılaşabileceği zorluklar ve bunları aşmak için neler yapabileceğinden bahsedeceğim demiştim.

Arkadaşlarla gidilen bir yol ama tabiî içlerinde iki de profesyonel turist rehberi olunca, (Banu artık aktif olarak rehberlik yapmıyor) ben rehberliği üstlenmek durumunda kaldım. Ne de olsa Türkiye'nin her noktasına nasıl ulaşıldığını, nereden nereye ne kadar zamanda ve en iyi nasıl gidileceğini, bu güzergâhlarda en iyi nasıl zamanı kullanabileceğimizi ve nerelerde mola verileceğini gayet iyi biliyorum. Banu etrafı iş için o gözle incelerken ben de ona gerekli açıklamaları getirmeye çalışırken, diğer dostlar bu yolculuğun gerçekten dibine kadar tadını çıkarttılar.

Ne mutlu!

Cumartesi sabahı 07.00'de Bandırma'ya gitmek üzere hızlı feribota bindik arkadaşlarla. Deniz epey çalkantılı idi bu sebeple biraz gecikmeli vardık Bandırma'ya. Bandırma'dan Susurluk, Balıkesir yolu üzerinden (Susurluk Yasa Tesisleri'nde mola vererek) Edremit'e ulaştık. Çamlıbel Köyü'ne, İdaköy Çiftlik Evi'ne vardığımızda saat 12.30'u geçiyordu. iskender ağabey, canım benim, bizi bekliyordu ve hemen hazırlanıp uzun bir yürüyüşe çıktık. Harika oldu. Hava kararana kadar yürüdük. Ben zaten yürüyüşü severim, hele zorlu olursa biraz daha mutlu olurum. Dağlara, tepelere taparım.

İda Dağları dünyanın 2. en yüksek oksijen oranına sahip noktası diye bilinir Alp Dağları'ndan sonra. Bunu aklınızda tutun ve bu fırsatı değerlendirin. İnanın hissedeceksiniz burada oksijeni. Ben bundan müthiş zevk alırım. Kaz Dağları'nda (yani İda Dağı) yürümek o kadar müthiş bir duygu, bir zevk ve ayrıcalık ki. Burayı gerektiği gibi değerlendiremiyoruz Türkiye olarak diye düşünüyorum.

Ben bu yürüyüşte oksijeni, dağın havasını ve denizden gelen havayı ayrı ayrı hissettim.

Bu duyguyu açıklamak ya da kelimelere döküp açıklayabilmek belki mümkün belki değil, ama farkındalık, anı yaşamak, bedene ve zihne dönüp onları dengeleyebilmek size bu duyguları tattıracaktır.

Akşama doğru eve döndük ve şömine yakıldı. Yemek hazırlandı. Masa başında toplandık. Bizlerden başka iki kişi daha vardı İdaköy Çiftlik Evi'nde kalan. Onlarla beraber yedik ve gece sohbet bitene odalarımıza çekilene kadar hep birlikteydik ve çok güzel saatler geçirdik.

Yemek harikaydı. İskender ağabey sağolsun ben vegan olduğum için hazırladığı sebze çorbasına süt katmadı. Bence çok da güzel olmuştu. Nefis zeytinyağlı sebzeler vardı. Esmer ekmekle çok da iyi gitti.

Daha sonra sohbet şömine başında saat 23.30'a kadar devam etti. Ama inanır mısınız daha saat 20.30 olduğunda herkes saat 01.00 oldu diye düşündü. Oksijen çarpmıştı sanırım herkesi. :-)

Sohbetler hep harika olur İdaköy Çiftlik Evi'nde. Bu da öyleydi. Ben rica ettim, sağolsun İskender ağabey kırmadı beni ve Sarıkız Efsanesi'ni anlattı. Kaz Dağları efsanesi. Aslında Sema abla (İskender ağabeyin hanımı) da olsaydı piyanoda ona eşlik etseydi çok daha güzel mi olurdu acaba diye düşündüm ama sonra sevgili arkadaşlarımızdan birinin bir lafı geldi aklıma:

" Olduğun zaman, her zaman, en doğru zaman!"

Ne güzel değil mi? Bu aslında yaşanan her şey için de geçerli.

Neyse sohbet inanılmaz koyulaştı, sanırım herkes kendi içinde beden ve zihni dengeleme konusunu irdeledi kendi açısından, çok evrensel boyutlu konular konuşuldu ve herkes an'ı yaşamanın tadına vardı.

Sabah herkes erkenden kalktı ve kahvaltı sofrasında buluştuk saat 08.15'te. Çay, kızarmış ekmek, ev reçelleri, salatalık, domates, yumurta, peynirler, zeytin, zeytinyağı vs. Ne ararsan var. Tabii ben salatalık, domates, çay, ekmek, zeytin ve zeytinyağı ile biraz da reçellerle kahvaltımı yaptım.

Saat 09.00'da yola koyulduk ve hemen İdaköy Çiftlik Evi'nin yakınındaki Tahtakuşlar Etnoğrafya Müzesi'ni gezdik. Ben bu müzeyi çok severim. Ayrıca UNESCO ödüllü bir müze olduğu için de mutlaka gezilmesi gerekli diye düşünürüm. Bizim ihmal ettiğimiz bir şeydir etnoğrafya müzeleri. Aslında yerel kültürleri anlamak, tanımak açısından o kadar da önemli ki.
Örneğin bu müzede yöredeki Türkmenleri daha yakından tanıyabilir, onların sosyal ve kültürel yaşamını öğrenebilirsiniz.

www.etnografya-galerisi.com

Ben bu yöreye geldiğim her sefer bu müzeye uğrar mutlaka da bir şeyler alırım. Bu sefer de zeytin çekirdeği kolye (barış için), iğde çekirdeği kolye (nazara karşı) ve çam kozalağı kolye (bu süs, ama ben buna sevgi için diyorum) aldım. Zaten bu müzeden bir tane daha kısa kolyem var, dördünü de birarada takınca öyle güzel duruyor ki, hepsi ayrı boyda. Çok güzel görünüyor. İyi denk düştü.

Müzeden herkes bir şeyler aldı. Yola koyulduk ve ilk iş Adatepe Köyü'nü gezdik, oradan sonra Altınoluk üzerinden Küçükkuyu'ya vardık ve Adatepe Zeytinyağı Müzesi'ni gezdik. Buradaki herkes benim dostum. Harika zaman geçirdik. Arkadaşlarıma zeytini, zeytinyağını ve sabunu anlattım. Bol bol alışveriş yaptık.

www.adatepe.com

Yeşilyut Köyü'nü gezdik. Çok sevdiler. Ben tabiî Banu'yla iş icabı bazı otelleri inceledim. İyi oldu. Buradan sonra Assos'a gittik, önce kaleyi gezdirdim arkadaşlarıma. Sonra Assos'un limanına indik ve Assos Otel'de yemek yedik. Herkes balık ağırlıklı yedi. Ben tabiî ki, turp otu, salata, kuru börülce, esmer ekmek yedim. Etrafta gördüğüm ve bulduğum dokunulmayan balıkları da köpeğe verdim. :-)

Yemekte oyalanıldığı, kış saati sebebiyle de havanın erken kararması nedeniyle ören yerlerinin erken kapanmasından dolayı Troya'yı iptal etmek zorunda kaldık. Olsun, başka zaman yaparız diye düşündük ve Çanakkale'ye doğru yola çıktık. Saat 17.05 gibi Çanakkale'ye gelince 18.00 Çanakkale - Eceabat feribotu yerine, Lapseki'ye gidip Lapseki'den 18.00 feribotuna binmeye karar verdik. Böylece nereden baksan en azından yoldan ve zamandan kâr ediyorsun, nitekim öyle de oldu.

Lapseki'ye kadar mitolojik hikâyeler anlattım. Lapseki'den Gelibolu'ya geçip bir benzin ve ihtiyaç molası verdik. Tekirdağ'da herkes köfte yemek istedi. Ben mevsim salatası ve soğansız piyazla tıka basa doymuştum bile, artık canım da, içim de bir şey kaldırmıyordu.

Gece eve vardığımda huzurlu, mutlu ve bol oksijen takviyesini hisseder vaziyetteydim.

Bir vegan olarak kendini sıkmaya gerek yok yolculuklarda. Aslında açlığın genelde susuzluk hissi olduğunu anlarsan, işi çözmüş olursun.

Beynini değil, bedenini dinlersen işi bitirmiş olursun çözmekten de öte.

İşte bu durumlarda, eğer vejetaryen ya da vegansanız size 'ah ah, vah vah' diye acıyanlara kulak asmayın. Aslında bence onlar kendilerine acıyorlar. Herkes karşısındakine ayna tutar unutmayın!

Siz siz olun ve asla yolunuzdan dönmeyin. Ne istiyorsanız her yerde bulmanız mümkün olmayabilir. Bu durumda çıkınınızla dolaşmanız da gerekebilir ama öyle olmadığının ispatı benim. Gittiğiniz yerde olan şeylerden size uyanı bulun, onu isteyin. Rica edin, isteyin, tarif edin. İnanın herkesten daha fazla zevk alacaksınız. Size hizmet edenler de farklı bir şeye hizmet verdiklerinin bilincine varıyorlar ama o an, ama on dakika sonra ve harika vakit geçirebiliyorsunuz. Masaya gelen ve sizin beslenme şeklinize uymayan şeyleri de canınızın çekmediğini görmek ayrı bir tatmin verecek size.

Beslenme alışkanlıklarının değişmesi acı çekmek, hasret kalmak değildir. Bunu iyi düşünün.

İlk fırsatta kendinize böyle bir güzellik yapın, böyle bir hediye verin.

www.kazdagiotelleri.com

Sevgiyle kalın
Vegan kalın!

Tam Çavdar Ekmeği

Malzeme:

* 400 gr tam buğday unu
* 125 gr tam çavdar unu
* 1.5 küçük ölçek kuru maya
* 1.5 küçük ölçek deniz tuzu
* 1.5 küçük ölçek kimyon
* 1 küçük ölçek organik dut pekmezi
* 1.5 büyük ölçek zeytinyağı
* 1.5 büyük ölçek soya sütü
* 310 ml su
* 2 küçük ölçek limon suyu

Hazırlanışı:

* Tam buğday unu ve ardından da tam çavdar ununu elekten geçirilerek (kepekleriyle birlikte) hamurun mayalanacağı kaba konur.

* Hamurun ortasına bir çukur açılır ve tüm malzemeler (önce kuru sonra sıvı) sırayla una katılır.
(Maya, deniz tuzu, kimyon, pekmez, zeytinyağı, soya sütü, limon suyu ve su)

* Hamur iyice yoğurulur. Üstü bir bezle örtülür ve ılık bir köşede en az 2 saat kadar bekletilir.

* Hamur bir tepsiye alınır. Önceden 180 derece ısıtılmış fırında 1 - 1.5 saat pişirilir.

Neden Bu Tarif?

Çavdar'ın sağlık için ne kadar faydalı olduğu bilinen bir gerçek. Çavdarı da mutlaka buğday unuyla karıştırmak gerekiyor. Bu tarifi defalarca denedim ve çok başarılı sonuç aldım. Bu nedenle de paylaşmak istedim. Lezzetine doyamayacaksınız!

Benim Tavsiyem:

Bu ekmeği mutlaka deneyin ve mutlaka organik tam buğday ve organik tam çavdar unu kullanın. Bu kadarını yaptıktan sonra şeker ve süt kullanmayın. Şayet vegansanız zaten soya sütü kullanacak, pekmeze sıcak bakacaksınız. Ama vegan değilseniz de tarife tam uyun, çok hoşunuza gidecek.

Bu ekmek kahvaltıda harika oluyor. Her türlü yemeğin yanına da yakışıyor. 1 hafta da bozulmuyor.

Not: Büyük ölçek ve küçük ölçek makine kullananlar için önemli, ölçek varsa onu kulanın, yoksa da büyük ölçek yerine yemek kaşığı, küçük ölçek yerine de çay kaşığı kullanabilirsiniz.

Afiyet Olsun!


Cuma, Aralık 22, 2006

Kaz Dağları'nda Hafta Sonu

Sevgili Dostlar,

ben bu hafta sonu Kaz Dağları'na bir kaçamak yapma kararı aldım. Kaçamaktan ziyade biraz ziyaret, biraz ticaret dedikleri türden bir şey...

Profesyonel turist rehberi gözümle baktığım zaman da, Nükhet Everi'nin herhangi başka bir kimliğinin gözüyle baktığımda da en sevdiğim bölgelerden biridir Kuzey Ege. Rehberlik hayatımın ağırlıklı çalışma noktalarından biri ayrıca bu yöre.

Birkaç arkadaş toplanıp gidiyoruz işte. Cumartesi gününü ve Pazar'ı en iyi şekilde değerlendirmek üzere bir de programım var tabiî. Cunartesi günü Kad Dağları'nda İdaköy Çiftlik Evi'nde kalacağız. Sahipleri İskender ve Sema Azatoğlu çok sevdiğim insanlar. İskender ağabey'in kız kardeşi Nadide benim arkadaşım, Selçuk'taki evimin mimarı. Cumartesi günü biraz Kaz Dağları'nı biraz ormanları gezeceğiz.

Belki bilirsiniz bu yöre dünyanın en yoğun oksijen oranına sahip yöre olma özelliğini taşıyor. Müthiş bir bitki örtüsü var. Millî Park aynı zamanda. Bir de tabiî Kuzey Ege zeytin ağaçlarının ve zeytinyağı'nın ev sahibi dünyadaki. Bu nedenle benim gibi bir vegan için de daha hayati bir önem kazanıyor.

Ben ne zaman Kuzey Ege yöresinde olsam (Kaz Dağları, Edremit, Küçükkuyu, Ayvalık, Cunda, Bergama vs) kendimi o kadar mutlu hissederim ki. Köy ekmeği, zeytinyağı ve zeytin verin ben ömrümü burada geçirebilirim. Başka şey aramam diyecek kadar da ileri götürürüm meseleyi.

Şimdi, ben bu sefer biraz iş için gidiyorum oralara. Yakında devreye girecek bir organizasyonumuz için. Burada da bunları anlatacağım ama şimdilik şunu diyeyim: Döner dönmez yemek içmek konusundaki izlenimlerimi anlatacağım. Belki yeni yemek tarifleri, belki yeni tavsiyeler ve fikirlerle döneceğim.

Yılbaşı'nda da İspanya'da olacağım. Barcelona'ya gidiyorum. Oradan döndüğümde Barcelona'nın edinebildiğim kadarıyla 'vegan' izlenimlerini de aktarmaya gayret göstereceğim.

Vegan Nükhet'in yolculukları yeniden hız kazanıyor anladığım kadarıyla. Bu durumda her yolculuk sonrası sizlere yeni bilgiler ve adresler, tarifler, tavsiyeler var demektir.

Kendinize zaman ayırın, yürüyün, haftanın en azından bir günü bir öğün bile olsa yalnızca sebze ve meyve sularıyla geçirin. Yemyeşil taze sebze suları.

Juicing ve faydalarını da yolculuktan döner dönmez anlatacağım. Önemli bir konu!!!